Giriş
Atatürk’ün dikkate değer özelliklerinden birisi de; Milli Mücadele
döneminde ve Cumhuriyet’in ilanından sonra Türk halkıyla olan yakın
diyalogudur. Atatürk; önemli her olaydan inkılaptan önce veya sonra
çıktığı yurt gezileriyle kamuoyunu aydınlatmayı prensip haline
getirmiştir. Bu; halkın desteğini kazanmak olduğu kadar halkı
bilgilendirmek bakımından da önemlidir.
Bu bağlamda Atatürk Manisa’da yedi kez bulunmuş, bunlardan ikisinde
(29 Eylül 1922 ve 26 Ocak 1931) treni istasyonda kısa bir süre beklemiş
fakat trenden inmemiştir. Beş keresinde değişik sürelerle Manisa’da
kalarak incelemelerde bulunmuştur. Bunlardan ikisinde ise (10-11 Ekim
1925 ve 8-9 Nisan 1934) geceyi Manisa’da geçirmiştir. Burada, M.
Kemal’in Manisa’ya ilk geliş tarihi hakkındaki bir yanlışa dikkat çekmek
istiyoruz. 10 Ekim günü Atatürk’ün Manisa’ya ilk gelişi olarak kabul
edilip kutlamalar yapılmaktadır. Atatürkçü Düşünce Derneği Manisa Şubesi
tarafından, bu tarih doğru kabul edilerek yayınlanan gazeteye “10 Ekim”
adı verilmiştir. 10 Ekim Atatürk’ün ilk gelişi değildir. 29 Eylül
1922’de Ankara’ya giderken uğramasını bir kenara bırakacak olursak, M.
Kemal Paşa Manisa’ya ilk olarak 26 Ocak 1923’de gelmiştir. Bu yanlışın
düzeltilmesi, tarihe olduğu kadar Atatürk’e de saygının bir gereğidir.1
I. Manisa’ya İlk Gelişi (26 Ocak 1923)
Gazi Mustafa Kemal Paşa, 14 Ocak 1923 günü, zaferden sonra sadece
eğitim görmekte olan ordunun durumunu görmek ve halk ile görüşmelerde
bulunmak amacıyla uzun bir yurt gezisine çıkmıştır. M. Kemal Paşa’nın bu
gezisinde Manisa ve ilçelerine de uğrayacağı öğrenilince hazırlıklara
başlanmıştır. Manisa’dan, Mutasarrıf Aziz, Milletvekili İbrahim Süreyya
ile Belediye Başkanı Bahri Beylerden oluşan bir heyet, karşılama
törenine katılmak için Alaşehir’e gitmişlerdir.2
M. Kemal Paşa beraberindekiler ve yol boyunca törenlerle
karşılandıktan sonra 26 Ocak 1923’de Manisa’ya gelmişlerdir. Mustafa
Kemal Paşa trenden inerek istasyon binasındaki kumandanlık dairesinde
bir süre dinlenmiştir. Bu sırada Mutasarrıf Aziz (Akyürek) Bey, Belediye
Başkanı Bahri (Santepe) Bey, Manisa ileri gelenleri, Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti üyeleri ve öğrenciler halk adına “Hoş geldiniz” demişlerdir.
Mustafa Kemal Paşa ile yanındakiler ve karşılayıcılar daha sonra topluca
Uzun Yol’a çıkmışlardır. Şimdiki Kız Meslek Lisesi ile Doğumevi
binalarının bulunduğu boş alana gelerek cirit oyunlarını
seyretmişlerdir.
Gazi’ye hitaben konuşan belediye başkanı, “Manisah’lar teşrifiniz
üzerine bayram yapıyorlar” diyerek şunları söylemiştir. “Çünkü bugün
millet ve memleketimizi esaretten kurtaran Büyük Millet Meclisimizin
reisini ve Gazi Paşa kumandanım selamlamakla bahtiyardırlar. Zât-ı
devletlerinin şimdiye kadar muvaffak oldukları müzaharet-i sübhâniyye bu
devlet ve millete hayat ve istiklâlini kazandırmıştır. Şehir nâmına
zât-ı devletlerine hoş geldiniz der ve Allah’tan sizi millete
bağışlamasını tazarru eyleriz. 3
Mustafa Kemal Paşa da şu cevabı vermiştir: “Muhterem Beyefendi ve Muhterem Ahali!
Livanız dairesine girdiğim dakikadan buraya gelinceye kadar halkın
şahidi olduğum tezahüratı beni son derece mütehassis etmiştir. Bilhassa
şu dakikada gördüğüm tezahürattan fevkalâde müteşekkirim. Bu tezahürat
beni zahiri değil fakat manevî göz yaşlarına gark etmiştir. Bunlar beni
müteessir ve mesrur etmiştir. Bir kaç ay evvel buradan geçtiğim zaman bu
ahalivi burada görmemiştim. Buralar ateşler içinde idi. Şimdi lelülhamd
o günlerin geçtiğini ve halkın biraraya geldiğini ve çalışmaya
başladığını gördüm. Şundan dolayı çok bahtiyarım: Muhterem Ahali! Bütün
efradımız çok çalışkandır. Feyizli araziye mâlik bulunuyorsunuz. Bu
çalışkan ahalimizin mesaisi ile az zamanda çok nâfi neticeler elde
edileceğine eminim. Belediyeniz halkı nâmına söylediğiniz sözlerden çok
mütehassis oldum. Bundan sonra gerek ben ve gerek rüfeka-i mesaim
memleketin saadet ve selameti için var kuvvetimizle çalışacağız. Ancak
mesaimizin muvaffakiyetle tetevvücü için bütün milletin şimdiye kadar
olduğu gibi bundan sonra da müzahereti elzemdir. Bizim kuvvetimiz
milletin enin ve itimadıdır. Biz bu itimada mazhar oldukça bu neticeyi
hep beraber iktitaf edeceğiz. Tezahüratınızdan dolayı teşekkürât-ı
mahsusamı tekrar ederim.4 Paşa konuşmasını bitirdikten sonra istasyona
dönmüş ve halkın alkışları arasında İzmir’e hareket etmiştir. Halk,
hareket eden trenin arkasından misafirlerini “ Yaşasın Mustafa Kemal
Paşa Hazretleri, Yaşasın Büyük Millet Meclisimiz” sesleriyle
uğurlamıştır. 5
II. İkinci Geliş (10-11 Ekim 1925)
1925
yazında gittiği Kastamonu’da Türk toplumu için yeni başlık olarak
şapkanın benimsendiğini gösteren M. Kemal Paşa, aynı yılın sonbaharında
da bir yurt gezisine çıkmıştır. Manisalılar, bu seyahatte M. Kemal
Paşa’nın Manisa’yı da ziyaret etmesi için davet etmişlerdir. 6 Bu amaçla
Manisa adına, Belediye Başkanı Bahri, halkı temsilen Kani, Abbas ve
milletvekilleri Reşad ve Kemal Beylerden oluşan heyet Balıkesir’e
giderek Gazi ile görüşmüşlerdir. Manisa heyetine sıcak ilgi gösteren
Gazi, Manisa’yı ziyaret edeceği vaadinde bulunmuştur. 7
M. Kemal Paşa, yol üzerindeki Akhisar’da incelemelerde bulunduktan
sonra Manisa’ya hareket ederken, Manisa, Cumhurbaşkanını yeniden
kucaklamaya, bağrına basmaya hazırdı. Vilayet sınırından itibaren yol
üzerindeki köyler ve istasyonlar süslenmişti. İstasyon ve şehir,
bayraklarla, çiçeklerle donatılmış; Gazi’nin geçeceği yollara halılar
döşenip taklar kurulmuştu. Anadolu Ajansı 10 Ekim 1925’de şu habere yer
vermiştir. “Manisa, Gazi Paşa hazretlerinin teşriflerine intizaren
vilayet hududundan itibaren güzergâhta halk köyleri süslemektedir.
Manisa cuş-u huruş içindedir. Belediye fevkalâde hazırlıklarına devam
ediyor. Paşa hazretleri öğle yemeğini Akhisar’da yiyeceklerdir. Akşam
Manisa’da şereflerine verilecek ziyafette bulunacaklar ve ertesi günü
İzmir’i teşrif buyuracaklardır. 8
Heyecanla beklenen tren, Gazi’yi ve beraberinde Ali Said, Fahreddin
ve Ali Hikmet Paşalarla milletvekilleri olduğu halde 10 Ekim 1925 günü
Manisa’ya gelmiştir. Gazi ve beraberindekileri vilayet, belediye, fırka
kumanda heyeti, Türk Ocağı, Halk Fırkası temsilcileri karşıladılar.
İstasyondan belediye binasına kadar yerlere serilen halılar üzerinden
yürüyerek gelmişlerdir. Yol boyunca yolun iki tarafında kendisine karşı
sevgi gösterilerinde bulunan halkı şapkasıyla selamlayarak ve askerlere
“Merhaba”, demiş halka da, “Nasılsınız? İyi misiniz?” diyerek
hatırlarını sormuştur. Kendisine çiçekler ve konfetiler serpilen Paşa
için kurulan birinci takın önünde kurbanlar kesilirken bir hanım öne
çıkarak; “Ey Ulu Gazi! Bu yanık yurdun hanımları nâmına hoş geldiniz
der, yüksek saygılarımı sunarım” demiştir. 9
Yol boyunca çeşitli kuruluş ve belediyeler adına Gazi’ye buketler
takdim edilmiştir. Belediye önünde Naci Paşa tarafından karşılanan
Mustafa Kemal Paşa, beş dakika dinlendikten sonra heyetleri kabul ederek
hepsiyle teker teker ilgilenmiştir. Daha sonra balkona çıkarak
beklemekte olan halkı selamlamıştır. Gece de, Gazi şerefine 100 kişilik
bir yemek verilmiştir. Yemekte Belediye Başkanı Bahri Sarıtepe aşağıdaki
konuşmayı yapmıştır:
“Ulu Gazi! Büyük Dâhi!
Manisa’nın ebedî minnet ve şükranlarını arzeylerim. Manisa senelerce
zulüm ve imhanın envaını görmüş, nihayet büsbütün yanmış iken senin emr ü
kumandanla, senin büyük dehanla bir mucize gibi kurtulmuştur. Bu
mucizeye Manisa daima hürmet edecektir. Manisa yeni hayata girerken hep
senin emirlerini, irşâdlarını bütün dikkatiyle takip edecek, onların
tamamen tatbikine çalışacaktır. Bu yeni memleket eskiliklerden,
hurafelerden, köhne ve batıl itikattan ve temayülattan uzak, yeni, asrî
ve medenî bir memleket olacaktır. Bir zamanlar müessesât-ı atikasının
ınebzuliveti ile maruf olan Manisa bundan sonra müessesât-ı medenî ile
süslenecektir. Fakat bütün bunları mübeccel ve muhterem Gazisinin emr-i
irşadlarına medyunuz. Bir zamanlar bize ‘siz kurtulacaksınız.’ diye emir
ve irade buyurdunuz. Derhal köhne temayülattan sıyrıldık. Asrın,
medeniyetin yollarına düştük. Bizim daima rehberimiz sen olacaksın ulu
Gazı! Çünkü halkımız bir defa görmüştür ki, senin çizeceğin yol hayat ve
necat yoludur. İstiklâl yoludur, medeniyet yoludur, irfan yoludur.
Senin emrinle istiklâle kavuşan halkımız yine senin emrinle hayat ve
medeniyet yolunda yürüyecektir. Bizi bu yoldan hiçbir zaman, hiç bir
vakit, hiç bir endişe çeviremeyecektir. Buna emin ol Ulu Gazi, büyük
dâhi, ebedî minnet ve şükranlarımızı lütfen kabul et büyük münci!” 10
Mustafa Kemal Paşa da şu cevabî konuşmayı yapmıştır:
“Manisa’nın Muhterem Ahalisi;
Yaptığınız bu coşkun tezahürat ve sevinçle hâsıl olan heyecanın şiddeti
zail olmadan bana müsaade ediniz, sizi kemâl-i samimiyetle selamlayayım
ve hakkımdaki tezahürattan dolayı teşekkür edeyim.
Muhterem arkadaşlar! Sizin efkârınızı, temayülâtınızı pek veciz bir
suretle ifade eden belediye reisi beyefendinin sözlerini ikiye
ayıracağım: Birincisi şahsıma ait iltifatlannızdır. Buna arz-ı minnet
ederim, ikinci cihet ki, en mühimi, en esaslısıdır. O da sizin terakki
ve teceddiid yollarında atmakta olduğunuz hatvelerin manası, medlulüdür.
Bunları da kemâl-i takdirle yadederim. Muhterem ahali! Bu noktada
mucib-i mefharetimiz olan bir ciheti arz edeyim. Görülüyor ki, bizim
kalbimiz, bizim fikrimiz tamamıyla sizin hissiyat, efkâr ve amalinize
tetabuk etmektir. (Hay hay sesleri) Bu vesile ile tekrar etmek isterim.
Bütün memleket, bütün cihan bilsin ki, Türkiye halkı rüesasıyla,
müdiraniyle ve rüesa, müdiranı da halkıyla beraber aynı yolun yolcusu,
hemfikir insanlardır.
Aziz Manisalılar! Ben Manisa’yı yangınlar içinde harap ve türâb bir
halde görmüştüm. Muhterem Manisalılar! Ben sizi zulmetten, ateşten,
esaretten henüz kurtulduğunuz bir zamanda görmüştüm. Fakat o günkü
halleri itiraf ederim, hakiki teessürle telakki etmedim. Gerçi siz zulüm
ve taarruzun şiddetli darbelerinden henüz kurtulmuştunuz. Fakat ben
emindim ki, bu kadar şiddetli darbeler insanların imanlarını takviye
eder. İstidadı, cevheri olan bir millet öyle darbelerden miitenebbih
olur. Maziye nisbeten atisini daha çok parlak yapabilir. Muhterem
arkadaşlar! Felaketler insanları, akılları başında olan milletleri daima
azimkar hamlelere sevk eder ve işte siz de o hamleleri yapmaktasınız.
Bugün mamuriyet itibarıyla gördüklerim bu hamlelerin çok bariz
tezahürleridir. Arkadaşlar! Bugünkü teyakkuzlarınızın, azminizin çok az
zamanda çok feyizli neticeler vereceğine emin olarak sizi tekrar
hürmetle selamlarım.”11
10 Ekim gecesi Gazi’nin şerefine kalmakta olduğu vali konağında
verilen yemek esnasında Manisalı gençler tarafından bir fener alayı
düzenlenmiş, oyunlar oynanmıştır. M Kemal Paşa; düzenlenen fener alayını
ve zeybek oyunlarını beraberindeki Kazım Özalp Paşa ile seyretmiştir.
l2 Fener alayına katılanlardan sadece birisinin başında fes vardı.
Cumhurbaşkanı bu çocuğu yânına çağırarak, “Bu fes nedir?” diye sormuş ve
bunun üzerine genç, fesi yırtarak yere atmıştır. 13
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler ertesi gün öğleden önce,
otomobille yeni yapılan çarşıyı ve üzüm pazarını gezmişler ve caddeleri
dolduran halkın “Yaşa!” tezahüratları ve alkışları arasında trene
binerek İzmir’e hareket etmişlerdir. Manisa valisi, belediye başkanı ve
diğer temsilciler misafirlerini Muradiye’ye kadar uğurlamıştır. 14
Mustafa Kemal Paşa incelemelerini tamamlayarak 16 Ekim 1925 günü
erken saatlerde İzmir’den Konya’ya harekete etmiştir. Gazi’nin özel
treni Manisa’da beş dakika kadar durmuştur. Vali, erkân, komutanlar,
Cumhuriyet Halk Fırkası ve Türk Ocağı temsilcileri istasyonda hazır
bulunmuşlardır. Gaziyi tekrar görmek için bekleyen halk, Paşa o esnada
uyumakta olduğundan görememiş ve üzgün bir şekilde istasyondan
ayrılmıştır. l5
III. Üçüncü Geliş (16 Haziran 1926)
Mustafa
Kemal Paşa, 16 Haziran 1926’da, Balıkesir’den İzmir’e gelirken,
Manisa’da kısa bir müddet durmuştur. Mustafa Kemal Paşa Akhisar’dan
ayrılarak 12.00’de Manisa’ya gelmiştir. Cumhurbaşkanı’nın treni halkın
sevgi gösterileri arasında istasyona girmiştir. Gazi’yi, Manisa
miletvekillerinden Kemal, Yaşar, Saim Beylerle Belediye Başkanı Bahri
Bey Soma’dan beraber gelen Vali Müştak Lütfi (Gürsan), Kani ve Abbas
Beyler, vilayet erkânı, subaylar, Türk Ocağı temsilcileri ve halk
karşılamıştır. Bu arada Türk Ocağı’ndan Safure Hanım, Cumhurbaşkanına
Manisalı hanımlar adına “Hoş geldiniz” demiştir. Halkın alkışları
arasında hükümet konağına giderek öğle yemeğini burada şerefine verilen
yüz kişilik bir ziyafetle yemiştir. Daha sonra belediye binasını ve Halk
Fırkası’nı ziyaret ettikten sonra Manisa’dan ayrılarak İzmir’e hareket
etmiştir. 16
V. Dördüncü Geliş (8-9 Nisan 1934)
Menemen’de meydana gelen olaydan sonra Cumhurbaşkanı yine bir yurt
gezisine çıkmıştır. Gazi’nin bu seyahatinin öğrenilmesinden sonra Manisa
Valisi Fuat, Cumhuriyet Halk Fırkası Reisi Kamil, Jandarma Komutanı
Safa Beylerle İzmir-Turgutlu demiryolu hareket başmüfettişi Süleyman,
Afyon’a giderek, Gazi’ye bağlılıklarını bildirdiler. l7 Mustafa Kemal
Paşa 26 Ocak 1931 günü sabahın erken saatlerinde Alaşehir ve Salihli’den
geçerek Turgutlu’ya gelmiştir. Gazi, karşılama töreni yapılmasını
istemediği halde mülkî ve askerî erkân ile halk buna rağmen istasyonda
toplanmıştı. 18 Sabah 05.45’de Manisa’ya gelen tren Manisa istasyonunda
bir kaç dakika durduktan sonra hareket etmiştir. İzmir’deki
incelemelerini tamamlayan M. Kemal Paşa, dönüşte 6 Şubat 1931 gecesi
Manisa istasyonunda Vali Fuat (Baturay) Sıkıyönetim Manisa Bölge
Komutanı Muzaffer Paşa, Belediye Başkanı Ali Rıza Besen ve ilgililer
tarafından karşılanmıştır. Vali ve sıkıyönetim komutanı özel trene
binerek Soma’ya kadar Gazi’ye eşlik etmişlerdir. l9 Balıkesir’den
İzmir’e dönerken de treni Manisa’da durmamıştır. 20
28 Ocak 1933’de Gülcemal vapuru ile Mersin’den ayrılan Cumhurbaşkanı
31 Ocak günü İzmir’e gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa İzmir’deyken, Vali
Fuat, Abbas, Çivici Murat (Uzman), Kamil Özemre, Rıza Kubur, Kani
(Karaosmanoğlu) ve Manisa milletvekili Dr. Saim (Uzel) Beylerden oluşan
bir heyet, Paşa’yı davet etmek için İzmir’e gitmişlerdir. Mustafa Kemal
Paşa bu daveti kabul etmiştir.21 Ne yar ki, bu esnada Bursa’da ezanın
tekrar Arapça okunması gündeme geldiği için, Paşa, oraya gitmiş,
Manisa’ya gelememiştir.
Atatürk Ege’de yapılacak askeri manevraları ilermek üzere 7 Nisan
1934’de Ankara’dan hareket etmişti. 8 Nisan’da Salihli İstihkam
Taburu’nu 22 ve Turgutlu Topçu Alayı’nı denetledikten sonra23 Manisa’ya
gelmiş ve geceyi burada geçirmiştir. 24 Ertesi gün İzmir’e hareket eden
Mustafa Kemal Paşa Muradiye’de Manisa Piyade Alayı’nı denetlemiştir. 25
1934’deki bu gelişini çağdaş bir kaynak olarak, Yeni Doğuş dergisindeki bir yazıdan özetleyerek aktarıyoruz: “…
8 Nisan sabahındayız. Gönüllerimiz bahar şenlikleriyle dalgalanırken bu
güzel haberi memlekete getiren ajansı sevimli ve ilâhî bir müjde gibi
önümüzde açmış okuyor ve hesaplıyoruz.
Gazi 19.30’da Ankara’dan yola çıkmış. Ankara – İzmir 825 kilometre,
saatte şu kadar kilometre üzerinden yol alsa Manisa’dan ancak akşam
geçebilecektir. Ah! Akşamı Manisa’da geçirse, onun nefesini taşıyan
güzel havayı koklayarak ciğerlerimizi şişirsek. Daha akşama bir yıl var;
fakat bütün millet bu mesut hâdiseyi öğrenmiş analar, nineler
kucaklarında yavruları ve torunları ile istasyona dökülmüşler.
Büyük istasyonun dışı daha öğleyin insan sağnağı ile kaynaşıyor. Bütün
gönüllerde bir heyecan tatlı bir eziliş, tatlı bir sızı, tatlı bir
sabırsızlanış, başlarda yükseklere doğru bir kalkış; bütün gazetelerde
mesut bir ümit dalgası var. Ortalık çalkalanıyor. Halk ayaklanmış, şen
şakrak bir tabiat var. Her şey gülüyor. Gülüyor çünkü “Gazi” geliyor…
Off… Bu akşam da olmuyor ki… Ne kadar uzun bir 8 Nisan günü. Sanki bir
yıl… Sayılan dakikalar kolay geçmiyor… Şimdi Salihli’ye gelmiş, orada
askerlerini gözden geçiriyor. Saat 18.30. şimdi Turgutlu’da çok sevdiği
Mehmetçiklerle halleşiyor. Vatanın büyük kurtarıcısı yurdun ebedî
bekçisiyle koklaşıyor. Şimdi her asker kim bilir ne tatlı görüşler
geçiriyor. Saat 19’ıı 5 geçiyor. Turgutlu’dan tren yollandı. Onbeş
dakika sonra Çobanisa’dan ayrıldı. Hepimiz heyecan kesilmişiz. En mesut
dakikalardayız.
23 Sayın Hasan Demiralpler Turgutlu’da 3 Haziran 1997’de yaptığımız
görüşmede M. Kemal’in denetlemeleri hakkında şunları söylemiştir.
“Turgutlu’daki 25. Topçu Alayı’nı denetledi. Toplar, şimdiki Sanat
Enstitüsü’nün olduğu yerden istasyona kadar dizildi. Paşa trenden
indikten sonra kaymakam ve ileri gelenler tarafından karşılandı. Askeri
birliği denetledikten sonra tekrar trene döndü.”
Nihayet onun treni, önünde bütün karanlıkları delen iki parlak gözüyle
etrafı avdanlatarak makastan girdi. Kimse soluk alınıyor. Sanki en ufak
bir kıpırdanışı bu ulvî manzarayı ihlâl edecekmiş gibi duruyor. Elektrik
ziyaları içinde trenden boz bir gölge indi. Sanki gökten nur inmiş
gibi.
Geliyor… Bu haber de öyle tatlı ve ahenkli bir eda vardı ki, bütün bu
son 24 saatte geçen 1440 dakikanın hasretleri bir solukta eriyivermişti.
Zarif, yakışıklı boyuna yaraşan bir boz renk yerli malı kostüm içinde, o
ne vekarlı yürüyüştü. Tarihin seyrini değiştiren bir yürüyüş, milletin
menhus talihini yenen bir varlık. İnsan boyunda, fakat başı göklere
değen teiniz, pak bir nâsıye. O yürürken, o yürümüyordu, sanki vatan
canlanmış ona doğru gidiyorduk. O gelmiyordu, sanki ayaklarımız altında
yurt toprakları yerinden oynamış bizi onun huzuruna, sıcak ve müşfik
kollarına doğru götürüyordu. Hepimiz onun kudreti cazibesine
tutulmuştuk. Kimse bir şey düşünemiyor ve söyleyemiyor. Yalnız onun
uzanan elini yakalayabilmek saadeti. O el, o en uzak emelleri
yakınlaştıran ve tahakkuk ettiren el, o karanlıkları silen, milleti
yokluktan varlığa, karanlıktan ışığa götüren mübarek mutlu el. Bu mini
mini ellerde ne büyük mucizeler yok ki. Manevî saflıayı bir tarafa
bırakın, çünkü onun tasviri beşer kudreti dahilinde değildir. Maddiyeti
de çok munis ve yumuşak. O el sıkışta bitmez tükenmez bir tesir var.
Elinizi mahviyetle ovucunun içine alıyor. Sanki müşfik bir baba.
Yıllarca hasretini çektiği yavrusunu bağrına basmak isteyen bir
tehalükle onu sıkmak istiyor ve sonra bırakırken, sanki bırakmak
istemiyormuş fakat sevindirilmek istenen başka eller varmış da, istemeye
istemeye bırakıyormuş gibi, yavaş yavaş ve okşayarak ebedî temasını
muhafaza ederek ayrılıyor.
Ve birden o tunç sesi karanlıkları yardı. Tatlılığını hiç bir ahenkte
bulamayacağımız bu “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir” diyen kıyamet
günündeki tarihi sesi bütün boşlukları dolaştı. Zabitlerin önünde durmuş
onlara hitap ediyordu: “Nasılsınız arkadaşlar?” bu soruşta öyle bir
istifham kudreti vardı ki, bütün gönüllerde yaşayan heyecanı bir perde
daha yükseltti. “Sağolun efendim.” Askerin ve milletin her sabah
yatağından kalkarken tekrarladığı bu dua yerini bulmuştu. Bu ellidört
bahar geçirmiş, bir tehlikenin önünde eğilmiş ve yılmamış olan büyük
başta, sıhhat ve sağlık bir çağlayan gibi taşıyordu. Ve asıl hepimiz, bu
güzel ve zinde baş önünde bunun için çok sevindik. O, olmasaydı bu
millet öksüz kalırdı.
Onun yıllarca yolunu bekleyip duran hasretli Manisa, bu gece onu
koynunda taşımakla bahtiyardır. Herkes gönlünü oracıkta bırakarak evine
dönmüştü. Bu gönüller sabahlara kadar onun vagonunu tavaf ettiler.
Rüyalarımıza o boz arslan girmişti. Yataklarımızdan kalkamıyorduk. Çünkü
gözümüzü açarsak onun hayalini kaybedecektik. Ve nihayet sabah olmuştu.
Hasret kavuşturan, şimdi hasret ayıran, iki demir ray üzerinde bir
kartal gibi süzülüp giderken beşiklerdeki çocuklardan tutunuz dermandan
düşmüş yatalak dedelere ve ninelere varıncaya kadar her ağızdan şu ilahi
nağme dökülüyordu: “Yolun açık, günün aydın olsun. Uğurlu ve mutlu
yolcu.” O gitti. Herkes henüz tatlı uykusundayken o vazifesine
koşuyordu. Bu gidişle o bir daha gösteriyor ki, Türk uyanıktır. Yurt
için korku yoktur…” 8 Nisan 1934 Mustafa Nuri. 26
VI. Beşinci Geliş (22 Haziran 1934)
İran Şahı Rıza Pehlevi 16 Haziran 1934’de Türkiye’ye gelmişti.
Atatürk, beraberinde İran Şahı Rıza Pehlevi ve İran Dışişleri Bakanı
Baghir Kazımî ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey olduğu halde 20
Haziran günü İzmir’e hareket etmişlerdir. Ertesi gün Eskişehir’de
incelemelerde bulunduktan sonra ayrılmışlardır. Yol boyunca Gazi’ye ve
misafirine sevgi gösterilerinde bulunulmuştur. Tren, Turgutlu’da bir kaç
dakika durmuş ve bu esnada iki kızı öğrenci Şah Rıza Pehlevi’ye ve
Mustafa Kemal Paşa’ya birer buket takdim etmişlerdir.27 Turgutlu’dan
sonra Akhisar’da da aynı sevgi gösterileriyle karşılanmışlardır. 28 22
Haziran’da saat 10.20’da Manisa’ya gelmişlerdir. 29 Manisa’da Gazi’yi ve
Şah’ı karşılamak için hazırlıklar yapılmış, şehir bir. gelin gibi
süslenmiştir. Atatürk ve Şah’ın Manisa’yı ziyaret edecekleri halka
tellalar aracılığıyla duyurulmuş ve halk istasyona davet edilmişti.
İstasyon halk tarafından hınca hınç doldurulmuştu. 30 İki devlet başkanı
Manisa’da 21 pare top atışıyla karşılanmıştır. Mülkî ve askerî erkânla
birlikte öğrenciler ve halk da karşılama töreninde hazır bulunmuştur.
İstasyonda, iki kız öğrenci tarafından kendilerine birer buket
verilmiştir. Halkın ve öğrencilerin alkışları arasında otomobille Manisa
hastanesine giderek incelemeler yapmışlardır. Manisa’dan İzmir’e
otomobille gitmişlerdir.31
İzmir’de çeşitli incelemelerde bulunan devlet başkanları 24
Haziran’da İstanbul’a hareket etmişlerdir. Tren Akhisar istasyonunda bir
süre durmuştur. Bu sırada istasyonda toplanan binlerce halkın, “Yaşa!
Var ol! şeklindeki tezahüratlarına, İran Şahı ayağa kalkarak ve eliyle
selamlayarak karşılık vermiştir. 32 Akhisar’dan sonra Soma’ya
varılmıştır. Burada da mülkî ve askerî erkân ile, bir tabur piyade ve
halk tarafından karşılanmışlardır. Şah ve Gazi halkın alkışları arasında
istasyon müdürlüğüne ait binaya geçerek bir süre dinlenmişlerdir.
Burada küçük bir kız öğrenci, gençliğin Ata’ya bağlılığını anlatan bir
şarkı okumuştur. İstirahatten sonra Gazi ve Şah kasaba yakınındaki
meydanda toplanan değişik sınıflardan oluşan askerî birliği teftiş
etmişlerdir. Şahın isteği üzerine Gazi birliklere tâlim ve tatbikat
yaptırmıştır. Tatbikatı dikkatle ve yakından takip eden Şah Rıza
Pehlevi, askerlerimizi takdir etmiştir. Tatbikat, denetlenen her
birliğin kendi marşlarını söyleyerek yaptıkları geçit resmiyle sona
ermiştir. Mustafa Kemal Paşa ve Şah, halkın alkışları arasında ve
gelişlerinde olduğu gibi 21 pare top atışıyla uğurlanmışlardır. 33
Atatürk’ün İran Şahı ile birlikte yaptığı bu Batı Anadolu seyahatinde
ilgi çekici olaylar da meydana gelmiştir. Bunlardan birisini naklederek
bölümü tamamlıyoruz. Atatürk, maiyetinde bulunanları Şah’ın yanında,
İranlı’ların hoşlanmadıkları “Acem” kelimesini kullanmamaları konusunda
uyarmıştır. Ne var ki, Soma’daki tatbikatta askerlerin geçişi esnasında
kendisi kullanmıştır. Bunu ertesi gün yanındakilere “öyle bir pot kırdık
ki” diye tebessümle açıklanmıştır. 34
Sonuç
Atatürk’ün yurt gezilerinde bir noktanın öne çıktığını görüyoruz.
Eğer ziyaret edilen yer Milli Mücadele döneminde özellikle Yunan
işgalinde kalmışsa, Atatürk kendilerini işgalden kurtaran kişi olarak
daha büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Batı Anadolu Bölgesinin
Atatürk’e sevgisi ve bağlılığı da bunun bir göstergesidir. Manisa da,
Atatürk’e bağlılığını her fırsatta göstermiş, ziyaretlerinde onu bağrına
basmıştır. Cumhurbaşkanının başta İzmir olmak üzere Batı Anadolu
bölgesine verdiği önem ve Manisa’nın da İzmir demiryolu hattının
üzerinde bulunması Manisalı’ların Atatürk’ü daha sık görmelerini
sağlamıştır. Gazi’nin Manisa’yı her ziyaretinde hazırlıklar çok önceden
başlamış ve karşılama törenleri görkemli olmuştur. Yurt gezileri M.
Kemal Paşa’ya halkla diyalog imkanı verirken, ziyaret edilen halk için
de, inkılâplara ve Atatürk’e bağlılıklarını göstermelerine vesilesi
olmuştur.
Atatürk, zaferden sonra trenle Ankara’ya dönerken geçtiği Manisa’ya
ilk olarak 26 Ocak I923’de gelmiştir. Bu tarihi bir gerçek olduğuna
göre, Atatürk’ün Manisa’ya ilk geliş tarihi olarak 10 Ekim’in değil, 26
Ocak’ın kutlanması gerekir. Sonraki gelişlerinde, programına göre
Manisa’da gecelediği gibi, istasyonda bir kaç dakika kalıp yetkililerle
görüştüğü de olmuştur. Her gelişinde veya trenle geçişinde halkın saygı
ve sevgisi büyük olmuştur. Paşa’yı göremedikleri zamanlarda ise halk
istasyonu üzüntüyle terk etmiştir.
1 Atatürk’ün Manisa ve ilçelerine yaptığı geziler hakkında ayrıntılı
bilgi için bakınız: Mevlütı Çelebi. Atatürk ve Manisa. Celâl Bayar
Üniversitesi Yüksek Öğrenim Vakfı Yayını: 2. Manisa. 1997. s. 8-61.
2 Hâkimiyet-i Milliye, 26 Kânun-ı sâni 1923. s. 4.
3 Hâkimiyet-i Milliye, 29 Kânım-ı sâni 1923, s. I, Tanin. 29 Kânun-ı
Sâni 1923, s. 3, İzmir Yollarında. Yayına Hazırlayan: Mehmet Önder,
Ankara, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 1989, s. 51, Sadık Karaöz.
Atatürk Manisa’da. Manisa Turizm Derneği Yayını. 1983. s. 41, Manisa
1973 II Yıllığı, s. 14.
4 Tanin, 29 Kânun-ı sâni 1923, s. 3, Hâkimiyet-i Milliye, 29 Kânun-ı
sâııi 1923, s. I Vakit, 28 Kûnun-ı sâııi 1923, s. 3, Atatürk’ün Söylev
ve Demeçleri II, (A.S.D.II), (1906-1938), (4. Baskı), Ankara, 1989, s.
78, İzmir Yollarında, s. 51, Karaöz, a.g.c., s. 41-44. Atatürk ve İzmir.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti. İzmir, 1981, s. 138. Manisa 1973 İl
Yıllığı, s. 14-15. Mustafa Kemal Paşa’nın Salihli, Turgutlu ve Manisa’da
yaptığı konuşmaların çok kısa özetlen için hakiniz: Mehmet Önder,
Atatürk’le Adım Adım Türkiye. Ankara, 1984, s 254, Hakkı Avan,
“Atatürk’ün Manisa’da Halkla Konuşmaları”, Manisa, sayı: 12, (Kasım
1996), s. 25, Atatürk’ün Hayatı, Konuşmalrı ve Yurt Gezileri, c. 11.
(Derleyen: Necati Çetinkaya). İstanbul, 1996, s. 358-359.
5 Tanin, 29 Kânun-ı sâni 1923, s. 3.
6 Anadolu. 6 Teşıin-i Evvel 1925. s. I.
7 Ahenk. I 1 Teşrin-i Evvel 1925, s. 2. Anadolu, 11 Teşrin-i Evvel 1925. s. 2.
8 Anadolu, 1 1 Teşrin-i Evvel 1925, s. 2. Ahenk, I 1 Teşrin-i Evvel
1925, s. I. Hakimiyet-i Milliye, 11 Teşrin-i Evvel 1925, s. I, Vakit, 12
Teşrin-i Evvel 1925, s. 2. Karaöz, a.g.e., s. 71.
9 Vakit, 1 I Teşrin-i Evvel 1925, s. I, Hâk’imiyet-i Milliye, 12 Teşrin-i Evvel 1925, s. 2. Karaöz, a.g.e, s. 71.
10 Anadolu, 11 Teşrin-i Evvel 1925, s. 2. Vakit, 11 Teşrin-i Evvel
1925, s. 1, Yanık Yurd, 11 Teşrin-i Evvel 1925, s. 1.4, Hâkimiyet-i
Milliye. 12 Teşrin-i Evvel 1925, s. 2, Karaöz, a.g.e., s. 73, Bedriye
Aksakal, (Derleyen), Anılarda Manisa, Manisa, 1986, s. 29, Manisa 1973
İl Yıllığı, s. 15, ö/eti; Avan, a.g.m., s. 28.
11 Yanık Yurd, 11 Teşrin-i Evvel 1925, s. 4, Vakit. I 1 Teşrin-i
Evvel 1925, s. 1. Anadolu, II Teşrin-i Evvel. 1925. s. 2. Hâkimiyet-i
Milliye, 12 Teşrin-i Evvel 1925, s. 2, A.S.D. II. s. 235-236, Manisa
1973 İl Yıllığı, s. I S-16. Bu konuşmanın özeti. Önder, Atatürk’le…, s.
255, Aksakal, a.g.e., s. 30. Avan, a.g.m., s. 28.
12 Vakit, 11 Teşrin-i Evvel 1925, s. 1, Hâkimiyet-i Milliye, 12
Teşrin-i Evvel 1925, s. 2, Mehmet Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri,
Ankara, T. İş Bankası Kültür Yay., 1975. s. 269, Karaöz a.g.e., s. 75.
13 Yanık Yurd. 12 Teşrin-i Evvel 1925. s. I. Bu genç Tornacı Nazir idi. Karaöz, a.g.e.. s. 75.
14 Vakit, 11 Teşrin-i Evvel 1925, s. 1, Hâkimiyet-i Milliye, 12 Teşrin-i Evvel 1925, s. 3, Önder, Atatürk’ün…, s. 269.
15 Hâkimiyet-i Milliye. 18 Teşrin-i Evvel 1925, s. 1, Vakit, 18
Teşrin-i Evvel 1925. s. 2. Yanık Yurd, 18 Teşrin-i Evvel 1925, s. I.
Yeni Gün, 18 Teşrin-i Evvel 1925, s. I, Aksanı, 18 Teşrin-i Evvel 1925,
s. 1. Ahenk, 18 Teşrin-i Evvel 1925, s. 2, Önder, Atatürk’ün… s. 269,
Önder, Atatürk’le…, s. 255.
16 Anadolu, 17 Haziran 1926, s. I, Hizmet, 17 Haziran 1926, s. I,
Hâkimiyet-i Milliye. 20 Haziran 1926, s. 2. s. I, Karaöz, a.g.e, s.
85-86.
17 Yeni Asır, 27 Birinci Kanun 1931, s. I.
18 Yeni Asır, 27 Birinci Kanun 1931, s. 1.
19 Yeni Asır, 8 Şubat 1931, s. 1, Karaöz, a.g.e., s. 94.
20 Yeni Asır, 9 Şubat 1931, s. 1,3.
21 Hizmet, 1 Şubat 1933, s. 1, Karaöz, a.g.e.. s. 97.
22 Salihli’de 4 Haziran 1997 günü görüştüğümüz 1324 (1908) doğumlu
Sayın Nuri Ulaş bu denetlem hakkında şunları anlatmıştır: “Salihli’deki
istihkâm taburunu denetledi. İstasyondan taburun olduğu yere (Şimdi
Kenan Evren parkı) kadar halkla beraber yürüyerek geldiler. Bizzat
Atatürk askere tâlim yaptırdı. Tabur komutanı Ahmet Şefik Bey idi. Savaş
tatbikatı Kuşçubaşı Eşrefin arazisinde yapılacaktı. Halk da bu
tatbikatı izlemek için geldi. “Süngü tak! Yat! Hücum!” gibi emirler
verdi.”
24 Halkın Sesi, 10 Nisan 1934, s. 1, Yeni Asır. 11 Nisan 1934, s. I.
Özel Şahingiray. Atatürk’ün Nöbet Defteri. (1931-1938), Ankara, 1955, s.
268. Önder. Atatürk’le… s. 256.
25 Karaöz, a.g.e.. s. 97, Şahingiray, a.g.e.. s. 268.
26 Mustafa Nuri, “Gazi Geliyor”, Yeni Doğuş, sayı: 7, (I Mayıs 1934), s. 5-7, Karaöz, a.g.e., s. 97-99.
27 Anadolu, 23 Haziran 1934, s. 3, Yeni Asır, 23 Haziran 1934, Halkın Sesi, 23 Haziran 1934, s. 1.
28 Yeni Asır, 23 Haziran 1934, s. 4, Anadolu. 23 Haziran 1934, s. 3,
Halkın Sesi, 23 Haziran 1934. s. 1, Oktay Gökdemir. Kurtuluş Savaşı’nda
Akhisar, Akhisar, 1990, s. 59.
29 Şahingiray, a.g.e., s. 293.
30 1336 (1920) Manisa doğumlu Sayın Muvaffak Adanalı ile Manisa’da 12 Haziran 1997 günü yaptığımız görüşmeden.
31 Yeni Asır, 23 Haziran 1934, s. 4, Anadolu. 23 Haziran 1934, s. 3.
Halkın Sesi, 23 Haziran 1934, s. 1, Önder, Atatürk’ün… s. 270, Önder,
Atatürk’le… s. 256 Atatürk’ü bu gelişinde Manisa’da gören Sayın Hasan
Demiralpler, yazılı kaynaklardaki bilgileri teyid eden şu sözleri
söylemiştir. “Şah ile geldiğinde Manisa’da gördüm. Halk ve bütün
öğrenciler ellerinde bayraklar olduğu halde istasyonda toplanmıştı.
Trenden inip vali konağına gittiler. Halk şah ve M. Kemal için “Yaşa!
Varol” diyerek tezahürat yapıyordu. Bando da Iran marşını çalışıyordu.
Vali konağından sonra camileri gezdiler ve 2 saat kadar Manisa’da
kaldıktan sonra otomobille İzmir’e gittiler.” Sayın Muvaffak Adanalı da
bu bilgileri teyit etmiştir.
32 Yeni Asır. 25 Haziran 1934, s. 3.
33 Anadolu, 26 Haziran 1934, s. I. Yeni Asır, 26 Haziran 1934. s. 1.
34 Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası. 1912-1422. İstanbul. 1970. s. 462.