Osmanlı padişahlarının oğulları babalarının sağlığında yüksek haslarla görevlendirilirlerdi. Bu suretle bütün askeri, siyasi, idari işlerde yetiştirilirlerdi. Yanlarında annesi, hocaları, askerleri ve maiyeti olduğu halde sancağa gönderilirlerdi. Sancakta bulunan şehzadelere Çelebi sultan denirdi. Osmanlılarda şehzadeler on - onyedi yaşına geldiklerinde sancaklara gönderilir, lala dediğimiz çok tecrübeli bir devlet adamının gözetiminde hem işleri yürütür hem de yetiştirilirlerdi. Yanında bulunan diğer görevliler şunlardır: Defterdar, Nişancı, Ruznamçeci, Çavuşbaşı, Divan katibi, Miralem, Mirahor, Çeşnigir, Kapıağası, tabib, bahçivan vb. Bu ise bizlere küçük bir devlet teşkilatlanmasının örneğini gösterir ki bu sayede şehzade mükemmel bir şekilde yaşayarak eğitimini almış olur.
Şehzadeler kendi sancaklarında zeamet ve tımar tevcih edebilir, berat ve hükm verebilir, askerleriyle birlikte savaşlara katılabilirlerdi. Ancak yapacakları tüm işlerde merkeze bilgi vermek zorundaydılar. Böylece Osmanlı Devleti şehzadeleri yetiştirirken merkezi otoriteyi ihmal etmemiştir. Devletin başarılı olmasının temel sebebi, merkezi otoritesinin çok güçlü olmasındandır. Tarih içerisinde merkezi otoritesi en güçlü olan devlet Osmanlı Devletidir. En uzun ömürlü olan Türk devleti de bu sebebledir ki Osmanlılar olmuştur.
Şehzadeler Anadolu da belli başlı şehirlerde görev almışlardır. Önemli şehirler şunlardır ; Manisa, Amasya, Konya, Trabzon, Kütahya, Sivas, Sinop, Muğla, Bursa, İzmit, Eskişehir ve Balıkesir’dir. Şehzade sancakları içerisinde ise en meşhur olan Manisa'dır. Bunun sebebi ise burada yetişen şehzadelerden padişah olanın çok olmasıdır. Manisada görev yapan şehzadeler şunlardır; Yıldırım Beyazıd’ın oğlu Süleyman Çelebi, II.Murat’ın oğlu II.Mehmet (Fatih) II.Mehmet'in oğlu Mustafa, II. Beyazıt'ın oğulları Abdullah ve Mahmut, Yavuz Selim’in oğlu Süleyman ( Kanuni ), Kanuninin oğulları Mustafa ve Mehmet, II. Selim’in oğlu Murat, II.Murat’ın oğlu Mehmettir.
Günümüz modern eğitim sisteminin temellerinde şunlar bulunmaktadır: Öğrenci, öğretmen, eğitim sistemi, ders araç gereçleri, okul, rehberlik. Manisa’da kurulan ve Şehzade mektebi dediğimiz yapıyı bu ölçütlerle inceleyelim.
Manisa Şehzade mektebinin özel öğrencileri şehzadelerdir. Devlet işlerinde tecrübe kazanmak için gelen şehzadeler burada tüm alanlarda eğitim görmüşler ve usta ellerde yetiştirilmişlerdir. Mesela bir şehzadenin annesi ; padişah eşinin ve şehzade anneliğinin nasıl olması gerektiğini burada alacağı eğitimle öğrenir. Lala'nın defterdarın ve diğer görevlilerin eğitimleri yine bu okulda verilir. Şehzade padişah olduğunda maiyeti efradının ona nasıl davranacağı eğitimi verilirken şehzadenin kabiliyeti ve özelliklerini çok iyi öğrenen bu insanlar yönetimde ve sosyal hayatta hata yapmazlar böylece bir sistem oluşturulmuş olurki, devlet idaresinde hatalar yapılmaz ve önemli ölçüde başarılar kazanılmış olur. Alelade tahta çıkmayan bu şehzadelerden her birisi cihan padişahlığına adaydır. Nitekim de bu böyle olmuş ve Osmanlı sultanları tarihe yön vermişlerdir. Öyleki şehzadeler o kadar yeterlilerdir ki şehzadelikleri döneminde örfi hukuka dair kanunlar dahi hazırlamışlardır. Şehzade Süleyman Manisa sancağında görev yaparken İstanbul'a bir siyasetname göndermiştir. İşte bu belgeden bir kısmı şu şekildedir. "Bir cemaat bir mahalle içinde adam öldürmüşse; o cemaat, mahalle ve köy halkı öldüreni bulmak zorundadır. Bulmazlarsa fidye ile cezalandırılacaklardır."
Küçük yaştaki şehzadelerin eğitimi için tayin edilen hocalar; onların dini, manevi eğitimlerinden sorumluydular. Şehzadelerle birlikte sancağa çıkar ve onlara fıkıh, hadis, kelam, tefsir ilimlerinin yanında tarih, astronomi, coğrafya, kimya, matematik gibi dersleri de okuturlardı. Ayrıca öğrencinin kabiliyetine göre manevi ve tasavvufi dersler verilirdi. Nitekim Molla Hüsrev ve Molla Fenari’den sonra bir maneviyat eri olan Akşeyh hazretlerinden ders alan II. Mehmet (Fatih) dünyanın en başarılı hükümdarlarından biri haline gelmiş, Akşeyh hazretlerinin yönlendirmeleri ve manevi nüfuzuyla İstanbul'un fethi Osmanlı devletine müyesser olmuştur. Bunlar haricinde şehzadeler idari, siyasi, askeri ve dış politika ile ilgili de eğitim almışlardır.
Lalalar; şehzadelerin idare ettiği sancağın vezir-i azamı özelliğindedir. Şehzadenin terbiyesinden sorumlu olduğu gibi devlet idaresi ve devlet reisi olarak yetişmesinde de çok etkili rol almışlardır. Hatta bazı lalalar şehzade hükümdar olduktan sonra bile hizmetlerine devam etmişlerdir.
Şehzadelerin irfan ve kabiliyetlerine göre yanlarında alim, şair, edip şahsiyetler de bulunur, bunlardan eğitim alan şehzadeler arasında ilmi eser yazan, şair, edebiyatçı, hükümdarlar da yetişmiştir. Özellikle yönetim alanında yetiştirilen şehzadeler tam anlamıyla devlet başkanı stajı ve eğitimi görmekteydiler. Almış oldukları bu eğitimi ise tüm hayatları boyunca kullanmışlardır.
Şehzadelerin almış oldukları dersleri ise şu şekilde sıralayabiliriz;
1- Devlet yönetimi ile ilgili dersler: Devlet idaresi ile ilgili olarak idare, hukuk, askerlik ve siyasi konularda uzmanlardan ders almışlardır. Askeri ve siyasi alanda özel olarak yetiştirilen şehzadeler fiilen askerleriyle birlikte savaşa katılmışlardır.
2- Dini-manevi dersler: Dönemin en meşhur alim, şeyh ve mutasavvıflarından dersler almışlar ve bu ilişkileri hükümdar olduktan sonra da devam etmiştir.
3- Spor eğitimi: Kabiliyet ve yeteneklerine göre spor dersleri almışlardır. Bunlar ise ata binmek, ok atmak, kılıç kullanmak, güreş, yüzmek, değişik halk oyunlarını öğrenmektir.
Şehzadeler almış oldukları çok iyi bir eğitimden sonra devlet işlerinde görev almaya başladıklarında çok fazla başarılı olurlar, hatta hükümdar olduktan sonra dahi lalalarının fikirlerine müracaat ederek devlet için en doğru kararları verirlerdi.
Sonuç: Şehzade eğitim sistemiyle geleceğin padişahları en mükemmel şekilde yetiştirilmişlerdir. Bir taraftan devlet idare yapısı öğretilirken diğer taraftan fikri eğitimleri mükemmel bir şekilde tamamlanmıştır. Beste yapacak kadar musiki dersi alan şehzadeler, baş pehlivanla güreşecek kadar spor eğitimi almışlardır. İlmi eser yazabilecek seviyeye gelen bu şehzadeler zaman içerisinde tarihe ve cihana damgalarını vurmuşlar tüm insanlığın teveccühünü kazanmışlardır. Annesiyle birlikte sancaklarda görev aldıkları için şefkat ve merhametten yoksun kalmayan bu yüce insanlar bir karıncayı incitmekten korkarken çok büyük, devasa haçlı ordularını da durdurmayı başarmışlardır. Halkla iç içe yaşamasını öğrenen şehzadeler, halkın tüm dertleriyle ilgilenirken kadrolarını da buna yönlendirmişlerdir. Halkın tüm dertlerine çare bulan bu yöneticiler ve bunu bu haneden mensupları halkın ve hakkın huzurunda hak ettikleri yeri almışlardır.
Bibliyoğrafya
1- İ. Hakkı Uzunçarşılı, "Sancağa Çıkan Osmanlı Şehzadeleri," Belleten.
2- İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı İlmiye Teşkilatı
3- İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Saray Teşkilatı
4- Abdulmecit Mutaf, "Şehzadelerin Sancağa Çıkmaları ve Eğitimi"
5- Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi.
MANİSA' DA ŞEHZADELİK YAPANLAR
- Yıldırım Bayezıd'ın oğlu Süleyman Çelebi
- II. Murad'ın oğlu Mehmed (Fatih)
- Fatih Sultan Mehmed'in oğlu Mustafa
- II. Bayezıd'ın oğulları Abdullah, Alemşah, Korkut ve Mahmud
- Yavuz Selim'in oğlu Süleyman (Kanuni)
- Kanuni'nin oğulları Mustafa, Mehmed ve Selim
- II. Selim'in oğlu Murad
- III. Murad'ın oğlu Mehmed
Mehmed, Manisa'ya bizzat gönderilen son şehzadedir. Bu şehzadelerden padişah olanlar ise şunlardır: Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmed ve burada doğmuş olan Mustafa.